2007'nin başlarında "Entoloji; Dünya dilleri,
15.Baskı" ya göre yaşayan ve bilinen 6.912 insan dili mevcut. "Yaşayan
Dil" belirli bir grup insan tarafından geniş bir kullanıma sahip dil
demektir. Bir kişinin "dil"i tanımlamasına ve özellikle lehçeleri nasıl
gördüğüne göre şu anda yaşayan dil sayısı 5000 ile 10000 arasında
değişen bir sayıdır. Bunun yanında bir çok ölü ya da tükenmiş diller de
vardır.
Bir dilin yazımını başka bir dile dönüştürme çalışmasına çeviri, sözlü olarak yapılan dönüştürmeye ise tercümanlık denir.
Çeviride, dilbilgisi, yazım kuralları, kelime
hazinesi bilgisi kadar o dilin içindeki atasözleri, deyimler, söylemler
ve o dili kullanan toplumun tarihi boyunca dil içine yerleşmiş olan
kültürel olguları da önemli bir rol oynar. Ve bana göre bütün bunları
kavramak ise ancak o dili yaşayarak olur.
Japon yapımı anime ve manga severler olarak
Ülkemizde fazla bulamadığımız bu çalışmalara internet üzerinden
Japonca'dan başka dillerde yapılan çevirilerden ve tercümelerden
yararlanıyoruz. Genellikle de İngilizce. Çeviriyi yapan kişinin
Japonca'ya olan muvaffakiyeti yanında bizim de İngilizce'ye ya da
çevirinin yapıldığı diğer dilleri ne kadar iyi bildiğimize bağlı
izlediğimiz,okuduğumuz anime ve manga'dan zevk almamız.
Japonca bilmeyen pek çoğumuz anime ve manga'ları
genellikle Japonca'dan İngilizce'ye çevrilmiş olarak okuyor ve
izliyoruz. Türkçe çevirilerin de bir çoğu İngilizce'den alınıyor. Bazen
resmi çevirilerde bile doğrudan Japonca yerine başka dillerden
çevirilerin kullanıldığına rastlamak mümkün. Bazen fark edersiniz
karakterin söylediği size çok saçma anlamsız gelir. Bön bön bakarsınız.
İzlediğiniz anime akıcılığını kaybeder.
Dile çok iyi hakim olmayan kişilerin yaptığı
çeviriler ise gerçeğinden çok şey alıp götürmektedir. Japonca'dan
İngilizce'ye çevrilmiş ve anlam değişikliğine uğramış çalışmalar bir de
Türkçeleştirildiğinde orijinalinden çok daha farklı bir sonuç ortaya
koyuyor olsa gerek.
Japonca
Japonca, düzinelerce lehçesinin yanında sosyal
anlam incelikleri (nüans) ve bir o kadar da yansıma sözcükleri
(onomatope) özellikleriyle karmaşık bir dildir. Çevirilerde sosyal
nüanslarda daha yoğun bir anlam kaybı görülmektedir.
Sosyal Anlam İnceliği
Japonca'nın anlam inceliği çoğu kez, sadece kelime
seçimleriyle her konuşmacının cinsiyetinin, sosyal statüsünün,
dinleyicinin sosyal statüsünün ve sosyal konum türünün belirlenmesi
anlamına gelir.
"Ben" ve "Sen"
Örneğin, Japonca'da "ben" anlamına gelen bir sürü kelime
vardır ve aynı durum "sen" içinde geçerlidir. Her kelime ise "ben" ve
"sen"in kim olduğuna dair farklı anlamlara sahiptir. Örneğin;
watashi - ben bir kadınım ya da ağırbaşlı bir erkek
watakushi - resmi ortamda konuşan ağırbaşlı bir kadınım ya da özellikle resmi olan ağırbaşlı bir erkek
atashi - kadın (zorunlu değil), watashi diyen birinden daha az
sofistike; genç bir kız olabilirim. Watashi'nin gayri resmi formu.
atai - Ben bir kasaba kadınıyım.
boku - Ben erkeğim. Genç bir erkek ya da statümün altında oynuyorum, belki üstlerimin arasında olduğumdan
ore - Ben bir erkeğim. Muhtemelen bir yetişkinim. Bir şekilde kendimle övünüyorum
oira - Ben bir kasabalı erkeğim.
wai - Bir çeşit daha taşralı bir "ben"
washi - Ben yaşlı biriyim, erkek ya da bazen kadın. Bundan dolayı saygı gösterilmesi gerekir.
ware - "ben"in ya da kendine hitap etmenin oldukça eski bir formu. "Wareware" yaygındır ve "biz" anlamına gelir.
sessha - kendine hitap şeklinin eski (erkeksi) bir formu.
Samurai-X'de Kenshin kullanır.
(isim) - kendi ismiyle kendinden bahsetme. Death Note serisinde Misa'nın
kendinden sürekli "ben" yerine "Misa" ya da "Misa-Misa" olarak
bahsetmesi gibi. Manga'da basit, masun genç kızlarla ilişkilendirme
eğilimindedir.
"sen" için yapılan kelime seçiminde kelimenin hedefine ve duruma göre seçim yapılmalıdır:
(statü)+ulama: bir çok durumda, nazik konuşmalarda "sen" kelimesinin
kullanılmasını gerektirmez; yerine kişinin statüsü (anne-baba, yaşlı
erkek/kadın, müşteri, küçük erkek çocuk, misafir vb) kullanılır. Bir
dükkanda, dükkan sahipleri müşterilerine "o-kyaku-san" (sayın müşteri,
honorable guest) şeklinde hitap eder. Sokakta bir çocuk yaklaşık 25-35
yaşlarındaki yabancı bir kadına "o-neesan (abla, elder sister)"
diyecektir. Başka bir durumda "o-basan (teyze / old woman (yaşlı
kadın))" ve yaşlı bir kadına "o-baasan (nine, büyükanne)" şeklinde hitap
edecektir. Ama bu terimler bile yaş, konuşmacının statüsü ve geçerli
koşullara göre değişiklik gösterir.
(isim)+ulama: Reika adında birine onu yakından tanımayan biri
"Biraz çikolata alır mısın?" yerine "Reika-san biraz çikolata alır mı"
diye sorar. Bir isim kullanıldığında kişinin soyadının ya da ön adının
kullanılması ilişkinin düzeyine göre değişir. Örneğin "Matsumoto-san"
(soyadı) yetişkinler arasında, "Rika-chan" çocuklar arasındaki kibar bir
konuşmadır.
anata: "sen" için kibar kelimedir. Daha çok kadınlar tarafından
kullanılır ama bazı resmi durumlarda erkekler tarafından da
kullanılabilir. Anata daha çok kadınların kocalarına hitap ederlerken
kullandıkları bir kelimedir. Bu nedenle erkekler eşlerinin ilk adlarını
kullandıkları halde kadınların kocaların ilk adlarını kullanarak hitap
etmeleri hoş karşılanmaz.
anta: "anata"nın gündelik bir kullanımıdır. Daha çok kadınlar
tarafından bazen de erkekler tarafından tanıdıklara karşı kullanılır.
kimi: "sen"in hafif bir şekli. Daha çok erkekler aile ve arkadaşlarına karşı kullanır.
omae: "sen"in senli-benli bir şekli. Daha çok erkekler
tarafından, birinin eşine ya da aile üyesine hitapta kullanılır. Kibar
bir konuşmada asla kullanılmaz. Bazı kadınlar tarafından özellikle
taşralı kadınların kullandığı görülebilir.
omee ("omeh"): "omae"nin daha argo bir biçimi. Daha çok erkekler kullanır.
temee ("temeh"): daha argo bir biçim. Normal bir şekilde
kullanılıyorsa konuşmacının oldukça düşük bir ortamdan olduğunu
gösterir. Eğer stres altında kullanılmışsa kişinin karşısındaki için
negatif düşünceleri olduğunu gösterir. Bir başka erkekler tarafından
kullanılan kelime.
kisama: "sen"in kaba bir şekli. Büyük bir düşmanlık ifade eder. Erkekler tarafından kullanılır.
(not: Gizemli, cinsiyeti belirsiz, toplumsal olarak
belirsiz bir Japon karakter oluşturmak imkansızdır. Çünkü "sen" ve "ben"
için seçilen kelimeler bir kişinin sosyal statüsü hakkında çok şey ele
verir.)
Tüm bu "sen" ve "ben" kelimelerine bakılırsa Japonca'dan
İngilizce'ye ve hatta Türkçe'ye çevirilen cümlelerde cümlenin ortaya
koyduğu kişilerin kimlikleri ile ilgili bir çok bilgi ortadan
kalkacaktır.
Daha Fazla İnce Anlam (Nüans)
Tüm bunlara ek olarak cümle yapısı ve yüklemler bir
şeyin neden yapıldığına dair çok fazla şey ifade ederler. Örneğin;
Japonca'da "I'll do it for you (Onu senin için yapacağım)" birisi için
bir iyilik yapılması ile ilgili farklı anlamlar taşıyabilir. Ya da
kelime seçimine göre yüksek rütbeden birine hizmet etme onuru verilmesi
anlamı taşıyabilir. Sıradan "git" yükleminin söylenişinin onlarca şekli
vardır. Örneğin;
Ike - Kaba, Emir biçimi.
Ikinasai - Daha yumuşak, feminen biçim. Emirden çok öğüt.
Yuke - Emir biçiminin daha eski bir şekli.
O-iki - daha yumuşak, bir nevi eski, feminen şekil.
Itta (itta) - teknik olarak geçmiş zaman. Resmi olmayan form; "gone (gone)/gitti/" - "Shoo"
Ikiyagare - "git"in çok kaba bir biçimi.
"Git"e lütfen eklersek aşağıdaki şekiller ortaya çıkar:
Itte kure - resmi olmayan istek (erkek); "Go, please / Lüfen git"
Itte o-kure - resmi olmayan "taşralı" ya da yaşlıların kullandığı şekil
Itte kudasai - kibar bir istek biçimi
Itte kudasaimase - daha kibar istek biçimi. Çoğu kez bayanlar tarafından kullanılır.
O-iki ni natte kudasai mase - Genellikle kadınlar. Daha kibar form.
Gülmeler bile Farklı imalara gelmektedir.
Japonca'da anime ve manga'da görülen bazı gülme biçimleri aşağıdaki gibidir.
ha ha ha: Normal bol gülme
hih hih hih: Ürpertici gülme
hu hu hu (ya da fu fu fu): Bir şekilde tekin olmayan gülme
heh heh heh: utanmış ya da sıkılgan gülme
ho ho ho: Kibar feminen gülme
ka ka ka: yaşlı erkek gülmesi (bazen)
ku ku ku: Şeytani gülüş
ke ke ke: Şeytani gülüş
Cümle Bitişleri
Japonca'da cümle sonlarına kişinin kimliği hakkında
bilgi veren eklemeler yapılır. Örneğin kadınların bir çok cümleyi
feminen bir etki veren "wa" ile bitirmesi beklenir (örn: "soudesu wa").
Erkekler daha katı bir etki katmak için "zo" ya da "ze" kullanır (örn:
"iku zo!"). Kimi çizgi film karakterleri kendi cümle sonu eklerine
sahiptir. Buna kalıplaşmış (Japon popüler düşüncesine göre Çinliler
cümle sonuna "aru" ekler) ve garip (kedi insanlarının "nya (miyav)"
kullanması) eklemeler de dahildir.
Lehçeler ve Resmiyet
"ben" ve "sen" seçimleri gibi bölgesel diyalekt (lehçe)
farklılıkları da vardır. Güney Amerikalıların "ya'll" ya da
İngiltere'nin bir bölümünün "eh what?" demeleri gibi Japonya'nın farklı
bölgelerinin tipik konuşmaları mevcuttur. Bunlar da çoğunlukla eğer
çevirmen tam olarak kendi dil karakterine yansıtamadığında çevirilerde
kaybolmaktadır.
Ayrıca çok resmi Japonca bir başka lehçe kadar
vurucudur. Oldukça nadir kullanılır (bazı manga'larda yaygın olmasına
rağmen) ve oynak, şiirsel bir eğilimi vardır.
Özet: Çevirilerde Neyi Kaçırıyoruz?
Basit bir "Burada ne yapıyorsun?" ve "Birini bekliyorum"
diyoloğu bile bir kişinin kimliği, statüsü ve kim kimden daha üstün
konumda, nereli bunları bize verir ve birkaç kelime ile bir kişinin bir
başkası için sosyal bir yardımda mı bulunup bulunmadığı anlaşılabilir.
Okuyucu, zarif ve şiirsel "Burada ne yapıyorsun?" gibi bir cümleden zevk
alabilir ya da çiğ, ham erkeksi "birini bekliyorum" cümlesiyle
sinebilir. Kısacası cümlelerin tam şiirselliğini ya da sertliğini
İngilizce çeviriye taşımak oldukça güçtür.
Görüldüğü gibi bir çok sosyal veri çeviride yok
olabilmektedir. Kadın Ranma'nın (Ranma ½) sinir bozucu erkeksi, Vash'in
mütevazı/saygılı konuşmalarını, Meryl'nin kibar cümlelerini ve
Wolfwood'un (Trigun) taşralı aksanını, Oscar'ın Kraliçe ile yaptığı
saygılı ve aristokrat konuşmasının yanında askerleri karşısındaki sert
ve erkeksi konuşması ve Kenshin'in sevimli eski dille konuşmalarını ve
benzeri bir çok çeşit tonda ve türde konuşmayı kaçırmak oldukça
kolaydır.
Bunun yanında bir çok kişisel ilişki bilgisi de
kaybolmaktadır. "Şimdi gidebilirsin" gibi bir cümle bize bir yaşlı
karakterin bir genç karaktere kibar akrabalık ilişkisi verilebilir - ama
bunu İngilizce'de vurgulamak zordur. Yine bir çift arasında kadının
"sen" ve erkeğin kadına adı ile hitap şekli, aile bağlantılı, rahat bir
ilişkinin verilmesi kelime seçimleri ile mümkündür. Ve tabi ki,
kahramanın düşmana "SEN" diye bağırdığı bildik sahneler, eğer kişi
burada öfke ve kızgınlığın yüklü olduğu hangi "sen"in seçildiğini
anlayamazsa sahne duygusal enerjisini fazlasıyla kaybetmektedir.
İyi bir çeviri anime ve manga'nın genel anlamını
saklamayı başarırken, çok dikkatli ve düşünerek yapılmış bir çeviri
gizli kültürel bilgiyi, kelimelerin ardındaki mesajları da verir. Ve söz
konusu Japonya gibi bir toplum olunca çok fazla sosyal ve kültürel
bilgi kaybı olabilmektedir.
Sonuç olarak akıcı, şiirsel Japon metni sadece akıcı
şiirsel bir İngilizce metin yazabilen çevirmen tarafından tekrar
yazılabilir.
Manga'da Ses Efektleri
Ben bir dil uzmanı değilim. Aşağıdaki çalışma Japonca ve
İngiliz ses efektlerinin kendimce amatör olarak bir karşılaştırmasıdır.
Benim sınırlı deneyimimi yansıtmakta ve birazı da sadece bazı
sanılardan oluşmaktadır. Kendime sorduğum soru: Neden Japonca ses
efektlerine göre İngilizce ses efektleri kulağa çok resmi geliyor?
Japonca'da yazılı ses efektleri mükemmel bir olaydır.
İngilizce, "crunch (çatırtı/gıcırtı)", "grugle", "splash (sıçrayan su
çamur)" ya da diğer sesler gibi yansıma ile sesleri taklit eden
kelimelere sahiptir. Bunun gibi Japonca'da da benzer kelimeler vardır.
Yalnız Japonların bu kelimelere olan yaklaşımı farklıdır.
Şu paragraflara bir bakın:
"The rain splashed the street, and the child trotted up
to the door. She rang the doorbell. She dug a candy out from her pocket
and crunched it while she waited. A dog barked nearby."
"Yağmur caddeyi ıslatıyordu ve bir kız çocuğu kapıya
koştu. Zili çaldı. Beklerken cebinden bir şeker çıkarıp yedi. Yakınlarda
bir köpek havladı" )
"The rain fell pitter-patter on the street, and the
child ran trot-trot-trot up to the door. She rang the doorbell:
ding-dong. She dug a candy out from her pocket and ate it,
crunch-crunch, while she waited. Nearby, a dog barked `yap yap.'"
"Yağmur caddeyi pıtır pıtır dövüyordu ve kız çocuğu
patır patır kapıya koştu. Zır Zır zili çaldı. Beklerken cebinden bir
şeker çıkardı ve kütür kütür yedi. Yakınlarda bir köpek hav hav havladı"
İkinci cümle İngilizce'ye açıkça garip görünüyor ama
aynı zamanda doğal İngilizce versiyonuna göre daha yakın ve doğrudan ses
efekti sunuyor. Ayrıca Japonca konuşmanın oldukça doğal bir yöntemidir
(örn: "Onno no ko wa ta ta ta to do ni hashirimashita"). Bir fiile
dönüştürülecek olan doğrudan ses efektleri Japonca'da normdur (yani
"gulp(yutkunma)" un "he gulpud (o yutkundu)" a karşı, "crunch"un " he
crunched"a karşı gibi).
(yukarıdaki ikinci cümlede yansıma sözcükleri
eklendiğinde kimisi normal kimisi garip görünüyor. Bunun yanında
Türkçe'de yansıma seslerinin cümleler içinde kullanıldığı yaygın olarak
görülmektedir. Tak tak! Kapı çaldı. Şelale gürül gürül akıyordu. vb)
Ses efektlerine o kadar bağımlı bir dilde manga
sayfalarında ses efektlerinin doğal bir şekilde akması garipsenemez.
Japonca manga küçük ya da büyük şeyler için ses efektleriyle doludur;
masada fincanın tıngırtısı, helikopter pervanelerinin daimi patırtısı,
devasa bir uzay gemisinin motorunun ritmik gümbürtüsü ya da bitkin
düşmüş bir kahramanın nefes nefese kalması. Ama bu sesleri anlatmak
için Japonca'da "thrum thrum thrum" ya da "gasp gasp gasp" demek
İngilizce'de bunları kullanmaktan daha az gariptir. Japonca'da bu
sesleri betimlemek doğal ve sıradandır.
Bunun yanında Japonların sözlü olarak Japonca-hece
üzerine ses efektlerini tercih etmektedirler. Sese yakın ama aynı
zamanda kolay okunan ve hecelenen yansıma sözcükleri kullanmaktadırlar.
Bazı Japonca ses efektleri ve karşılıkları.
shiin: sessizliğin sesi (bunu Türkçe'de tanımlayan bir yansıma sözcüğü olduğunu sanmıyorum)
pota: drip:şıp (tıp) damlama sesi
pota pota: drip drip:şıp şıp (tıp tıp) bir çok damlama
kata: rattle, clink (takırdamak, tıkırdamak, şangırdamak, şıngırdamak)
katata: rattle: tıkır tıkır: çatıda tıkırdayan yumuşak yağmur ya da yakından geçen bir trenden dolayı sarsılan bir tahta çerçeveli ev.
zaaa: ışık sesi, yavaş yağmur (zzzz ?)
jyaa: banyoda duş sesi ya da ağır yağmur (şarıl şarıl)
sara-sara: yavaş akan ırmak (şırıl şırıl)
sawa-sawa: hışırdayan yaprakların sesi (hışır hışır)
kiri kiri: br çeşit cır cır böceğinin sesi (cır cır ?)
koto: clink: tok( tık): küçük sert bir cismin büyük sert bir cisim üzerine konması sesi
kari: crunch: hafif gevrekçe ses
kori: crunch: sert ve gevrek (çatırtı, kütürtü)
karan: clunk: vurulan sert bir objenin sesi (tak)
chin: ding: zil sesi (çın, çin)
pin pon: ding dong: kapı zili ya da tv şovu zili
jiriririiin: brring: okul tipi bir zil sesi (zır)
uuu: growl: köpek hırlaması/ homurtusu ya da acı içinde bir insan (uf) vb.
gururu: growl: köpek homurtusu, ya da mide guruldaması (gurul)
wan wan: arf arf: köpek havlaması (hav hav)
kan kan: arf arf: daha sert köpek havlaması
kyan kyan: yap yap: yüksek sesli köpek havlaması
bau bau: woof woof: büyük köpek havlaması
uo uo: woof woof: köpek havlaması
kyain kyain: yipe yipe: köpek ciyaklaması
puchi: snap: küçük çatırtı sesi, bir krakerin bölünmesi gibi
pachi: snap: küçük çatırtı sesi, ateş gibi
bachi: snap: geniş çatırtı sesi, bir dal ya da büyük ateş gibi
boki: snap: ağır çatırtı sesi
baki: whap: ağır çarpma gürültüsü (güm, tak ? )
pisha: slap: tokatlama sesi ya da küçük su/çamur sıçraması (şap)
bishi: whop, whoosh: tokat sesi ya da hızlı tokatlama hareketi, bir pozda hızlı vurma bitirmesi
basha: splash: büyük ıslatma sesi
guchya: squish (şapırtı sesi çıkararak yürümek)
gashan: crash (yere düşme çarpma)
zugaan: bam: eko efekti ile silah sesi
bababa: bam bam bam: silah sesi (tatata ? )
hyurururu: havada düşen bir bombanın ıslık efekti
dokan: kaboom: büyük keskin patlama sesi
chudohn: kaboom: büyük keskin patlama sesi
zudaan: kaboom: büyük patlama sesi
dohdohdohdoh: şelalenin sesi ya da dev bir makine (gürül gürül / gümbür gümbür)
goro goro: gökgürültüsü ("rumble-rumble")
haa haa: pant pant or gasp gasp (nefes nefese kalmak: ha ha)
goho goho: cough cough (öksürmek: öhö öhö)
kyaa: bayan çığlığı
gyaa: çığlık
uwaa: şaşırmış çığlık
iyaa: scream: çığlık bir nevi hayır anlamında
guaa: scream: acı içinde çığlık (ah)
kyaa-kyaa: gürültü, bağıran kızlar gibi
doki doki: thuddup thuddup: atan bir kalp sesi (güm güm)
Ama ses efektleri olan sadece sesler değildir. Bunlar tam olarak ses değildir ama yansıma sözcüklerine sahiptir.
pika: ışığın yanıp sönmesi, parlaması efekti ("flash")
ssa-ssa: çabuk ("whoosh-whoosh"?)
shaa: çabucak, kayıp giden bir yılan gibi ("whoosh")
jita-bata: heyecanlı, telaşlı,
gata-gata: korkudan sarsılmak ("quake-quake")
gaku-gaku: korkudan titremek ("shake-shake") (zangır zangır)
pun-pun: kızgınlıktan köpürmek ("steam-steam"?)
jiro-jiro: dik dik bakma
kuru-kuru: dönme efekti ("twirl-twirl") (fır fır)
nuru-nuru: çamurlu/yaltakçı olma etkisi
buru-buru: soğuktan titreme ("brr-brr" yakın bir tabir olabilir) (tir tir)
oro-oro: heyecanlı ve sarsılmış olma efekti
kachin-kachin: donmuş katı efekti ("clink-clink")
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder